22 Aralık 2012 Cumartesi

2012 Eylül Pürendeyiz

 Memed ağayı ikna etmek zor oldu.Gel arıyı pürene götürelim,bulunduğumuz yer de bir şey yok...dinlemez.Götürsek ne olacak,ne olacak anlatmaya çalıştım.Burada kalırsak arıyı biz beslemek zorundayız.Götürürsek en kötüsü hayvan kendini besler,daha da önemlisi polen biriktirir erken ilkbaharda yavru atar onu besler.Bildiğiniz gibi kıştan çıkan arı çiçekler açmadan polen bulamaz dolayısıyla yavru besleyemez.Sonunda ikna oldu,geldik bizim köyün pürenlik alanına.
 Kabakça'dan kaldırdığımız arılar için ilçe tarımdan konaklama belgesi alırken eksik plakaları da tamamladım.

 Hemen yakınımızda Sadık BABAOĞLU'nun arılığı.Fotoğrafta görülense bizim İbrahim çavuşumuz.Aslında köyün onbaşısı nerede bir iş var herkes onu arar,ormanı karış karış bilir her gün gezer.Bir kaç arısıyla arıcılık da yapar.O gün beraber gezdik.
 Pembe ve morun çeşitli tonlarında pürenler açmış bol bol fotoğraflarını çektim.Sizler de bu zevki benimle paylaşın.




Saat 10.00 civarı güneş henüz yatık bir şekilde doğudan vuruyor,sonbaharın belirgin özelliği ve biz bazı kontroller de bulunuyoruz.Buraya kadar yaşadıklarımız da pürende ki birinci maceramız bir de bunun ikinci bölümü var...






Baharda ilk toplantımıza katılan,köyümüzde yazlığı olan Abdullah beyden söz etmiştim.Arıya meraklı olan bu abimizin arıcılıkta hevesi olduğundan söz etmiştim.
Galiba benimle geze geze de iyice kanına girdi ki sonucu görüyorsunuz.
 Ona da güzel bir arılık inşa ettik.İskeletini oluştururken usta bir arkadaşımızdan yardım aldık.Geri kalan kısımlarını biz tamamladık.
 Köylünün kotar dediği bu indirme ( veya sundurma ) hakkında biraz teknik bilgi de paylaşayım sizinle.Çatı iskeleti 5x10 keresteden desteklerle oluşturuldu,bunları dikine kesen tahtalarla da döşemesi yapıldı.Çünkü bunların üzerine ondulin döşemeyi planladık.Dikine olan taşıyıcı kolonlar ise 10x10 keresteden.
 Arılığın kapalı kısmı doğal olarak kuzey cepheye yapıldı,hakim rüzgarları kesmek şart.Önemli bir ayrıntı dikkat ederseniz görülüyor,döşemelerin arası yaklaşık1cm aralık bırakıldı ki rüzgar tahliyesi yapabilmek için,yoksa mümkün değil kurtaramazsınız.Kuvvetli lodosta söker atar.Tanıdığım iki tane arılık böyle uçtu.
Taşıyıcı kolonların arası en az 2m olmalı biz kurarken 4m aralık ile başladık,gün bitene kadar iskeletini bitirelim diyerek.Daha sonra aralarını tamamladık.10X10 kolonların dibini 5x10 kazıklarla besledik.İndirmenin yanlarını ve perdenin arkasını da 4m de bir 5x10 yan çalma denilen bağlantılar yaparak destekledik.İlk fotoğrafta başlangıcı görülüyor.Kovanları koyacağımız sehpa düzenini de sabit yapmaya karar verdik.Ben yerden yüksekliği 45 cm olarak tespit ediyorum bana en ideal ölçü gibi geliyor.
Bitmiş halini görüyorsunuz.

Bu sera iskeletini de brandayla kaplatarak kendimize bir kullanma odası yaptık.Üç cephesinde sinek telli penceresi de var tabi.
Eee hak ettik değil mi...hepinizden özür dileyerek...

21 Aralık 2012 Cuma

2012 BAHAR ve AYÇİÇEĞİ


Sevgili arıcı dostlar uzun süredir blog'da ki paylaşımlarıma ara verdim,şimdi bıraktığım yerden yeni bir merhaba diyorum sizlere...Paylaşıma ara verdim ama çalışmalara değil tabi,bahardan beri biriktirdiğim çalışmalarımı ve edindiğim tecrübeleri sizlerle tekrar paylaşmak istiyorum...Bazı insan davranışlarına karşı bir süre küskünlük yaşadım ama çabuk atlattım,arı ve arıcılığa küsülmez bilirsiniz...Bu sezon yoğun olarak Mehmet SAKA ile birlikte çalıştık.Yine iyi kötü bazı tecrübeler yaşadım.Bu gün itibarıyla olaylar taze olmadığı için artık bütün sezon yaşananları özetlemeye çalışacağım.

Yayınıma bahardan kalma iki oğul fotoğrafı ile başladım...
SAKA'nın arılığında 5-6 sepet arısı var dolayısıyla baharda bol bol oğul verdi.Tabi bunun yanında diğer kovanlarda da oğul verenler oldu.



Mehmet abi beni çağırdığında erken ilk baharı kaçırmıştık,bu çıkan oğulları mümkün olduğu kadar hızlı bir şekilde birleştirdim.Dolayısıyla bahar balı da pek oluşmadı,arıyı ayçiçeğine hazırlamak gerekti.Elli kadar kovanın otuzbeş tanesine ikinci katlar atıldı,katlar gelişti o halde Tekirdağ Saraya gidildi.Ayçiçeğinde katlı kovanlar kırka kadar çıktı.On tane de 4-5 çıtalı oğul arısı.
Bu arada baharda nasibini arayan minik bir kaplumbağ araılığımızı ziyarete gelmiş.
Anasız kovanlar analandırıldı.Akşam oldu bakım bitti,mutlu son...maskenin altında bizim ikizlerden biri var hangisi mi,ikiz işte ne bileyim hangisi...
Ve gece,demleyin çayınızı,açın radyonuzu romantik şarkılar sizi bekliyor,hakettiniz...
Geldiğimiz köyde arılarımızı bıraktıktan birkaç gün sonra arıcı kardeşimiz Seyfettin'in de yardımıyla çadırımızı kurduk.İki gece de içinde yatmak nasip oldu.
Bazı kovanların üç katlı olması sizleri yanıltmasın,arı üçüncü katlara bal koyacak güçte değilmiş ki çoğunu indirmek zorunda kaldık.Anlattığım gibi zaten geç hazırlanmış bir arılıktı.Erken ilk baharda hiç besi yapılmamış hayvanın getirdiği ancak kendine yetmiş,yavru alanları genişlemiş ama gram birikmiş balı yoktu.Buna rağmen yinede bizi memnun etti. Oğulları saymazsak kovan başı bir tenekeye yakın bal verdi.

Önceki sezonlarda dokuz tenekeden fazla bal görmemiş bir arılık için iyi olsa gerek.
Gelelim şimdi zurnanın zırt dediği yere,arıcılık şimdi burada.Bu adam neden bu kadar gergin dersiniz.
Neyse şu arı cemaatine iki rekat namaz kıldıralım da işimize bakalım.( oğlunuz benim ki gibi muzip mi...fotoyu gördü ne o baba arılara namaz mı kıldıracan imam gibi durmuşsun ) diye dalga geçti...Arıdan anlamaz ama sanki adama malum oldu,neredeyse olay cenaze namazına dönüşecekti.
Neden mi...arıyı ayçiçeğinden getirir bir kenara atarsanız sonra kışa kadar toparlayamazsınız da ondan.Bizim Çatalcada ayçiçeği Saraya'dan onbeş gün sonra açıyor dolayısıyla da onbeş gün sonra bitiyor.Biz arılarımızı getirdiğimizde hala çiçek vardı.Hal böyle olunca sanki aynı yer aynı arı nektar devam ediyormuş gibi gerekenleri hemen yapmadık.( besi,varroa mücadelesi )Dolayısıyla da ayçiçeğinde yıpranan arı hızla çöktü.Bu arada pazartesi günü Muhsin hocamla bir araya geldik,tv çekimi için köyümüze geldi,sohbet esnasında konuyu açtım,o da polen konusunda bir uyarıda bulundu.Ayçiçeğinden çıkan arı polensiz kalır polen kontrolü yapıp takviye ister ki ana yavru atmaya devam etsin dedi.Bu uyarıyıda cebimize koyduk.
Yemek hazır,biraz mola ana arı yanımızda sağolsun bir güzel yaz yemeği hazırladı.
Domates soslu biber kızartması,biraz da acıysa ne olur.
Olanlar olur sonra benim gibi şişeyi kafaya dikersiniz.
Ve sıra geldi pirincin taşını ayıklamaya koloniler tek tek kontrol edildi.
Akşam üzeri uygun sıcaklıkta Formik verildi,besiye başlandı.Yaklaşık bir ay boyunca 1/1 oranında bazen her gün bazen 2-3 gün arayla azar azar şurup verildi ve eylül ayında pürene gidildi.Bu arada önemli bir not Formik asiti uyguladıktan sonra bilirsiniz arı biraz rahatsız olur,kovanı havalandırma ihtiyacı hisseder,kovan içinde kanatlarıyla fan yapıyorsa da bir kısım arı kovandan dışarıya da çıkar bu normaldir.Fakat sakanın kovanları klasik bildiğimiz langstroth yani tel altlık yok dolayısıyla havalandırma kovan girişleriyle sınırlı,demek ki havada biraz sıcakmış iki kovanın arısı yarı yarıya dışarı çıkarak kovanın altında salkım yapmış,ertesi gün fark ettim toplayarak kovana geri verdim.Tabi anayı merak edip kontrol ettim ikisi de anayı kesmiş.Demek ki tecrübeye kulak verip kurallara tam uymak gerekiyor.Hava sıcaklığı 30 dan yukarı 15 ten de aşağı olmayacak.Yukarı olursa kovan anayı kesebilir,aşağı olursa da Asidin etkisi olmayabilirmiş.Yaşayarak görmüş olduk.